Neden yanlış anlaşılıyoruz?

Kuran'la ilgili en çok belgelenmiş ve en çok şüphe uyandıran gerçekler, Muhammed'in sapkın "Hıristiyanların" anlattıkarı masalları olayları materyal olarak Kuran'da kullanmış olmasıdır.

Encyclopedia Britannica şöyle belirtiyor:
Muhammed, İncil'i apokrifa ve sapkın kaynaklardan duymuş ve öğrenmişitr.20

Bu durum çeşitli uzmanlar tarafından sık sık dile getirilmiştir.21

Örneğin; Sûre 3:49 ve 100:110'da bebek İsa beşiğinde konuşmaktadır. Daha sonra, Kuran İsa'nın balçıktan yapılmış kuşları canlandırdığını söylemektedir.

Kutsal Kitap'a göre İsa'nın yapmış olduğu ilk mucize Kana'daki düğünde gerçekleşmiştir. (Yuhanna 2:11)

Kutsal Kitap ve Kuran'ın görüşlerine göre İsa'nın kim olduğuyla ilgili çelişki kolayca gözden kaçacak gibi değildir. Bu durum bozulma konusu değil, yalanlama konusudur. Bu durum Mesih İnancı'nı İslam'dan ayıran temel konulardan biridir.

Üçlübirlik ile İlgili Yanlışlar
Kuran'da Hıristiyanların inanç ve uygulamalarıyla ilgili birçok hata bulunmaktadır.

Bu hatalardan en belirgini, Kuran'ın Mesih İnancındaki Üçlübirlik öğretişini yanlış anlatmasıdır. Muhammed yanlışlıkla Hıristiyanları üç tanrıya inandıklarını düşünmüştür. Baba, Anne (Meryem) ve Oğul (İsa), (Sûre 5:73-75,116).25

Richard Bell'in de söylediği gibi:
Muhammed Üçlübirliği hiçbir zaman anlamamıştır.26

Encyclopedia Britannica şöyle diyor:
Kuran'da Üçlübirlikle ilgili yanlış kavramlar bulunmaktadır.27

Kuran'ın Arapça metninde "Allah üçten biridir" diyenleri lanetlemektedir, yani Allah üç tanrıdan biridir anlamına getirilmektedir!
"Allah üçten biridir" diyenler kâfir olmuştur (Sûre 5:73).

Gerçekte Mesih İnanlıları Kendini Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olarak açıklayan tek bir Tanrı'ya inanmaktadırlar. Hiç bir Hıristiyan Meryem'in Üçlübirliğin bir parçası olduğuna inanmamaktadır.

Hatta Concise Dictionray of Islam şunu itiraf etmektedir:
Bazı durumlarda, örneğin Hıristiyanlık ve Yahudiliğin inanç ikrarlarının detaylarını anlatan Kuran anlatımlarının özünü oluşturan materyaller, sözü geçen dinlerin kendi inançlarını anlayışlarıyla uyuşmamaktadır. Örneğin Kuran'da bulunan Teslis (Üçlübirlik) kavramı, Çarmıha, Kuran'ın bakış açısı, Şeytan'ın Adem'e secde etmeyi reddetmesi hikayesi, Hıristiyanlık ve Yahudiliğin sapkın tarikatlarının inanç-larından kaynaklanmaktadır. Kuran'da bulunan Teslis kavramı, Havariler'in Amentüsü ya da İznik Amentüsü'nün Üçlübirlik anlayışı değildir."28

Kuran bu konuda o kadar hatalıdır ki, Yusuf Ali gibi Müslüman tercümanlar bundan kaçınmak için yanlış çeviri bile yapmaktadırlar (bkz. Yusuf Ali'nin Sûre 5:73 İngilizce çevirisi).

Tanrı'nın "Oğluyla" İlgili Yanlışlar
Kuran ayrıca, Hıristiyanların İsa'nın Tanrı'nın Oğlu olduğu inançları anlatımında sanki Tanrı'nın Meryem'le cinsel bir ilişkiye girerek erkek bedenine sahip bir Tanrı'yı algılayarak da hata yapmaktadır.

Muhammed'in aklında Tanrı'nın bir oğlu vardır demek, Tanrı bir kadınla cinsel ilişkiye girmiş olacağından küfür sayılır. (Sûre 2:116; 6:100, 101; 10:68; 16:57; 19:35; 23:91; 37:149, 157; 443:16-19).

Mesih İnanlıları, Meryemin Kutsal Ruh tarafından gebe kaldığında bakire olduğuna inanmaktadırlar (Luka 1:35).

Yani, İsa Tanrı'nın "Oğlu"dur fakat Muhammed'in anladığı cinsel şekilde değil. Tanrı'nın "Baba" olması bir erkek bedenine sahip olması ya da bir kadınla cinsel birliktelikte bulunması anlamına gelmemektedir.

Kudüs'e Dönüp Dua Etmek
Kuran Hıristiyanların Kudüs'e dönüp dua ettiklerini öğreterek hata yapar (Sûre 2:144,145). Hıristiyanlar dua ettiklerinde hiçbir yere dönme zorunlulukları yoktur.

Allah Mesih'in Adı mıdır?
Sûre 5:72'de iddia edildiği gibi Hıristiyanlar, Allah'ın Mesih'in adı olduğunu iddia etmemektedirler. Üç özelliği olan tek Tanrı'ya inanmaktadırlar ve İsa'nın Rab olmasının yanı sıra insan da olduğuna inanmaktadırlar.

Yahudi İnançlarıyla İlgili Yanlışlar
Kuran, Hıristiyanların İsa'nın Mesih olduğuna inandıkları gibi Yahudilerin de Ezra'yı Tanrı'nın oğlu Mesih olarak gördüklerini iddia ederek büyük bir yanlış yapmaktadır (Sûre 9:30). Gerçekten hiçbirşey bu kadar uzak olamaz.

Concise Dictionory of Islam'ın da belirttiği gibi:
Kuran'da Yahudi inancıyla çelişen Yahudilik hakkında birçok detay vardır.29

Arap Irkçılığı
Sûre 3:106,107'ye göre Yargı Gününde (Kıyamet Günü) sadece "beyaz yüzlülerin" cennete gidecekleri söylenmektedir. Siyah yüzlüler ise lânetlenecekler.
Victor ve Deborah Khalil'in Islam üzerine yazdıkları yazılarında da söyledikleri gibi:

Amerikalı zencilere İslam'la ilgili yanlış bilgiler verilip onlara geniş bir şekilde kur yapılmaktadır. Şunları duyuyorlar: "Hıristiyanlık beyaz adamın dinidir. İslam tüm insanlığın dinidir." Onlara Allah'ın ve Muhammed'in zenci olduğu söylenmiştir. Gerçekte, Orta Doğu'da bazı Arap Müslümanlar zencilere halâ köle olarak bakmaktalar. Onlar için Allah'ın ya da Muhammed'in zenci olduğuna inanmak küfürden de kötü olur.30

Arap Müslümanların, Afrikalı zencileri Batılılardan önce köle olarak kullandıkları da belirtilmelidir.

Bedensel Bir Cennet
Kuran cennette bol bol şarap ve serbest seks olacağını vaad etmektedir (Sûre 2:25; 4:57; 11:23; 47:15). Eğer yeryüzünde sarhoş olmak ve cinsel ahlaksızlık günahsa Cennette nasıl doğru olur?
Bu kanıtlar İslamiyet'in yedinci yüzyıl Arap kültürünü ve fikirlerini yansıttığını göstermeye yetmez mi?
Kuran'ın cennet tanımı kesinlikle yedinci yüzyıl putperest Araplarını memnun edecek türden vaatlerdir.
Güzel kadınlarla dolu bir harem ve bol bol şarabın bulunduğu bir yer gibi bedensel kavramlar Kutsal Kitap'taki cennetin ruhsallık ve kutsallık kavramıyla doğrudan çelişki içerisindedir (Esinleme 22:12-17). Çelişki bundan daha açık olamazdı.

Faizcilik Problemi
Yedinci yüzyıl Arabistan'ında insanlara borç olarak verilen paradan faiz almak faizcilikle (tefecilik) suçlanırdı. Bu nedenle, Muhammed'in Kuran'da faizciliği lanetlemesi şaşırtıcı değildir (Sûre 2:275; 3:130; 4:461; 30:39).
Bunu göstermemizin nedeni günümüz Müslümanları genellikle bu noktada açıkça Kuran'ı görmemezlikten gelmektedirler. Bugün Müslümanlar borç verdikleri paraya faiz işletmektedirler ve borç aldıkları paraya da faiz ödemektedirler.

Eğer Müslümanlar faiz hakkında söylediklerini günümüze uygulayacak olsalar, tüm Müslüman bankaları ortadan kalkardı. Müslüman hükümetler de faizle iç içedir.
İşte bu nedenle bazı Müslüman din bilimcileri ya faiz konusunu konuşmaktan uzak duruyorlar ya da faizi haksız kazanç olarak tanımlarlar.

Fakat şurası açıktır ki, Muhammed borç alınan paradan her hangi bir faiz kesinlikle alınmaması gerektiğini belirtiyor ve bunu yasaklıyor. Bu sadece Kuran'dan değil, tarihsel metinlerden de görmüş olduğumuz açıklamadır.

İlginç Bir Tartışma
Bir Müslümanla olan bir sohbetimde, Kuran'ın başkalarına borç olarak verilen paradan faiz alınmasını lanetlediği konusunu açtım. Kuran'ın sadece yedinci yüzyıl Arap kültüründen bahsettiğini söyleyerek bu sözlerin artık geçerli olmadığını söyledi!

O zaman bu aynı prensibin İslamiyetin diğer kültürel unsurları olan İslamın beş şartına, yaşam kurallarına, yiyecek yasalarına, giyecek yasalarına uygulanması İslamiyet'in iskambilden yapılmış ev gibi çökmesine neden olacaktır. Bunun ne demek olduğunu anladıktan sonra, İslamiyetin faizerlik konusundaki öğretisinin "kültürel bir yasa değil, Allah'ın sonsuz yasası" olduğunu söyledi.

O zaman ona, İslamiyetin faizcilikle ilgili yasası kültürel ise buna karşı gelinebilir fakat kültürel değilse tüm banka faiz hesaplarını durdurması gerektiğini söyledim.
Buna hiçbir karşılık vermedi.

Mantıksal düşünen akıl için, parasını faizle işleten her Müslüman'ın, Kuran'ın tümünün yedinci yüzyıl Arap kültürünün bir ürünü olduğunu ve Kuran'ın Tanrı'nın sonsuz Sözü olmadığını gösterdiği açıktır.

Sonuç
Sadık Müslümanlar İslam'ın tapınışları ve öğretişlerini köken olarak cennetten olduğuna ve bu sebeple dünyasal kaynaklarının olamayacağına yürekten inanırlarken, Orta Doğu uzmanı bilim adamları İslamiyet'in tapınış biçimleri ve inançlarının İslamiyet öncesi Arabistan kültüründen gelmiş olduğunu göstermişlerdir.

Başka bir deyişle, Muhammed yeni şeyler vaaz etmemiştir. Muhammed'in öğrettiği herşey, o daha doğmadan önce inanılıp uygulanıyordu. Hatta tek Tanrı fikri bile Yahudiler'den ve Hıristiyanlar'dan alınmıştır.

Bu kesin gerçek, İslamiyet'in cennetten gelmiş olduğu iddiasının suya düştüğünün göstergesidir. Tapınışları, inançları ve hatta Kuran'ın kendisi tam olarak İslamiyet öncesi Arap kültürü kaynaklarıyla açıklanabileceğinden, bu durum İslamiyetin gerçek bir din olmadığı anlamına gelir.

Bu sebeple, birçok uzman bilim adamlarının Allah'ın Tanrı olmadığı, Muhammed'in onun peygamberi olmadığı ve Kuran'ın da Tanrı'nın Sözü olmadığı sonucuna varmaları şaşırtıcı değildir.