İslam'ın ve Hristiyanlığın En İyi Argümanlarının karşılaştırılması Mantığın Işığında Kur’an ve Diriliş Ayetleri*

Everest Dağı benim başparmağımdan çok daha büyüktür. Ancak ben gözümün önünene koyduğum başparmağım ile tüm dağı örtebilirim. Bu bir seyirci olarak bakış açım tarafından yaratılan bir optik yanılsamadır. Başparmağımın bana Everest Dağından daha yakında olması nedeniyle,  ben başparmağımı Everest Dağından daha büyükmüş gibi görüntüleyebilirim. Aynı şekilde Güneş ve Ay dünyadan bakıldığında ikisi tamamen aynı boyutlardaymış gibi görünür, ama bunun tek sebebi  Ay’ın dünyaya daha yakın olmasından ötürüdür. Eğer biz Ay’ doğru bir yolculuk yapsaydık, biz ona daha çok yaklaşmış olacaktık, ve böylece o Güneşten daha büyük gözükecekti. Ama bunların hiçbiri Güneşin Ay’dan yada Everest Dağının benim başparmağımdan milyonlarca kat daha büyük olduğu gerçeğini değiştirmez.

 

Pek çok Müslüman İslamın büyük miktarda tarihsel ve bilimsel veriler tarafından desteklendiği düşüncesine inandırılmışlardır (ikna edilmişlerdir). Hristiyanlar da deliller uygun bir şekilde incelendiğinde Hristiyanlığa işaret ettiği konusunda tam olarak ikna edilmişlerdir.

 

Hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar birlikte haklı olamazlar, buyüzden görünüyor ki en azından bu iki gruptan birisi bazı şeyleri göz aldanmasına ‘a benzer şekilde görüyor olmalıdır. Belki İslama işaret eden delillerin dağı  ufukta çok uzakta duruyorken, Hristiyanlığa işaret eden deliller gerçekte benim başparmağımdan daha büyük değildir. Ya da Belki  İslam, Müslümanlar herşeyi tamamiyle önyargılı bir tutumla görmekte oldukları için, Ay gibi sadece Hristiyanlığın ışığının önünü kapatabiliyordur.

 

Tarihsel  argümanların çoğu İslam ya da Hristiyanlığı destekleyici bir biçimde sunulur. Batıda Şüpheciliğin yükselişi ile birlikte, Argümanların bolluğunda her iki dindekine benze bir artış oldu ve seküler inanç sistemleri en güvenilir inanç sistemi olma onuru için mücadele içine girdi. Çünkü ilgilenen araştırmacıların araştırırken bazen içinde kayboldukları çok fazla argümanlar vardı ve iki rakip sistem arasındaki karar verme işi umutsuz bir şekilde güç görünebiliyordu.

Bu güçlükleri azaltmanın en olası yolu sözü edilen herbir sistem için en ikna edici argümanı bulmak ve bu argümanları dikkatli bir şekilde analiz etmektir.Böylece İslamın ve Hristiyanlığın kanıtının karşılaştırılması için bizim ilk adımımız İslamın en güçlü ve sağlam kanıtını incelemek ve bunu Hristiyanlığın en güçlü ve sağlam kanıtı ile karşılaştırmak olabilir. Bu Teknik  dünyanın iki büyük  ( Sayılara göre ) inanç sistemi arasındaki bir  hesaplaşmayı bize sunar.

İslam’ın en önemli temel savunması her zaman Kur’an olmuştur. Kuran’nın Vahiy olduğunun  en popüler ve modern argümanlarından biri onun sözde bilimsel doğruluğudur. Bu modern argüman, oysa bu geçersizdir. Örneğin Muhammed  (1) yıldızların melekle tarafından iblisleri vurmak için kullanılan gerçek füze olduklarını, (2) İnsan embriyolarının kan pıhtıları evreleri sonucu oluştuğunu (3) insanların 27.4 metre uzunluğunda olduklarını (4) Güneşin bulanık su gölüne battığını (5) Karıncaların konuşabildiklerini iddia etti (Daha fazlasını ingilizce olarak görmek için bu linke tıklayın "Talking Ants and Shrinking Humans."). Kur’an’daki ve Hadislerdeki bu bilimsel hatalar bolluğu nedeniyle Müslümanların  bilimsel doğruluk yada geçerlilik argümanı ikna edici ve inandırıcı değildir.

Kur’an’nın vahiy olduğunun bir başka argümanı (kanıtı) vardır. Müslümanlar bazen Kur’an’ın sadece Allah tarafından gelebilecek bir şekilde her ayrıntısında ustaca yazıldığını, harika bir şekilde vahyedildiğini  iddia ederler. Aslında bu iddia Kur’an’nın kendisinden kaynaklanmaktadır:

Ve eğer kulumuza indirdiğimiz şeyden (Kur'ân'dan) şüphe içindeyseniz, o zaman o'nun mislinden bir sure getirin ve Allah'tan başka şahitlerinizi de davet edin, eğer siz sadıklarsanız.(1)

Bu Kur'an, Allah'tan (indirilmiş olup) başkası tarafından uydurulmamıştır. Fakat o kendinden öncekileri doğrulayıcı ve Kitabı (Allah'ın levh-i mahfuzdaki yazısını) açıklayıcı olarak, indirilmiştir. Bunda hiçbir şüphe yoktur. (O) âlemlerin Rabbi tarafındandır. Yoksa onu (Muhammed kendisi) uydurdu mu diyorlar? De ki: "Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi siz de onun benzeri bir sûre getirin ve Allah'tan başka, çağırabileceğiniz kim varsa onları da yardıma çağırın.(2)

De ki: "Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur'an'ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler."(3)

Öncül bir : Eğer imansızlar Kur’an’nın bölümleri ile kıyaslanabilir bir sure ortaya koyamazsa, o zaman Kur’an Allah’tan geliyor olmalıdır.

Öncül iki : İmansızlar Kur’an surelerine eş değerde bir sure ortaya koyamazlar.

Sonuç : Bu yüzden Kur’an Allahtan olmalıdır.

Argümanın Kıyassal şekli öncüllerin herbirini bireysel olarak inceleyebilmemize izin verdiği için çoğu kez yararlıdır, öyle ki sonucun tam anlamıyla belirlenip belirlenmediğini bilebiliriz. Müslüman iddialarına bu methodu uygulamak bize sadece İslamın gerçekte nekadar zayıf bir kanıta sahip olduğunu görürüz. İlk öncülü düşünün (göz önüne alın) Eğer imansızlar Kur’an’nın bölümlerine eşdeğer bir sure ortaya koyamazsa, o zaman Kur’an Allah’tan geliyor olmalıdır. Görünüşe göre Müslüman için  metindeki ilahi vahyin belirlenmesinin ölçütü onun kendi edebi etkileyiciliğidir.Bu şunu demeye eşdeğerdir. Eğer T.S. Eliot gibi şiirler, yada Shakespeare gibi oyunlar yada charles Dickens gibi kitaplar üretemezseniz, o zaman bu eserlerin Allah’tan geldiğini  kabul etmeniz gerektir. Böyle bir iddia gülünç görünüyor ama bu Kur’an  akla gelince müslümanların tam olarak iddia ettiği şeydir.

Müslüman argümanının birinci öncülü o zaman yanlış ve hatalıdır( Dünyanın bütün büyük yazarları ve şairlerinin eserlerini Tanrı’dan aldıkları iddiasına açık olmadıkça yada kabul etmedikçe). Orada ilahi köken  ile edebi tarz arasında bir bağlantı olduğu gözükmüyor.Bu nedenle Müslüman argümanının öncüllerinden birisi hatalı olduğu için (or, at the very least, impossible to establish),tüm argüman reddedilmiş olmaktadır.

The second premise is just as problematic. Premise two states that "Unbelievers can’t produce something comparable to a chapter of the Qur’an." Many people have never so much as opened a Qur’an, so I will list four consecutive chapters here. (Yes, these chapters are extremely short.)

İkinci öncül de aynı şkilde sorunludur. Öncül iki ‘’ İmansızların  Kur’an surelerine eş değerde bir sure ortaya koyamayacaklarını belirtir. Çoğu Kişi ellerinde ne kadar çok olursa olsun hiç Kur’an’ı açmadı.   Bu yüzden aşağıda birbirini izleyen dört bölüm listeleyeceğim.

Kuşkusuz biz sana Kevser'i verdik. Şimdi sen Rabbine kulluk et ve kurban kes. Asıl sonu kesik olan, şüphesiz sana hınç besleyendir. (5)

Ey Muhammed! De ki: "Ey kafirler! Ben sizin taptıklarınıza tapmam. Benim taptıgıma da sizler tapmazsınız. Ben de sizin taptığınıza tapacak dağilim. Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz. Sizin dininiz size, benim dinim banadır. (6)

Allah'ın yardımı ve zaferi geldiği, Ve insanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit, Rabbine hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir. ( 7 )

Ebu Leheb'in iki eli kurusun! Kurudu da. Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. O, alevli bir ateşte yanacak. Odun taşıyıcı olarak karısı da (ateşe girecek). Ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde. ( 8 )

Burada Muhammedin döt Suresi var,  ve Kur’an’a göre,  bunlar şimdiye kadar yazılmış yazıların çok daha ötesinde olmalıdırlar. Ama mucize bunun neresinde var? Bu yazılanlar içinde  Herhangi bir insanın bu sözlerin ilahi bir varlıktan kaynaklandığını  kabul etmesi için onu zorlayacak inanılmaz eşsiz bir  şeyler var mı? Hayır, yoktur. Bunlar aşağı yukarı herhangi bir kişinin yazmış olabileceği sözlerdir. Aslında bu sözlerdeki en eşsiz şey olağanüstü bir şekilde etkisiz olmasıdır ( onların hakkında iddia edilmiş şeye dikkat edin).

Müslümanlar bu pasajların Kur’an’ın ingilizden tercümesi olduğunu ve Kur’an’ın mucizevi doğasının sadece orjinal arapçasında görülebileceğini tartışarak savunabilirler. Bu bizi Kur’an içeriğinden dolayı değil  sadece edebi tarzından dolayı mucizevidir demeye zorluyordur.  Kur’an’ın içeriği ve anlamı diğer dillere tercüme edilebilinmelidir.Edebi tarzın tercümelerinde de muhafaza edilmesi daha zordur. Eğer Kur’an sadece kendi tarzında olağanüstü ama onun anlamında olağanüstü değilse, o zaman biz Shakespeare and Dickens’a tekrar geri döneriz. Neden etkili ve güzel söz söyleyen yazarların yaptıkları şeyler müslümanlar tarafından ilahi bir vahiy olarak değerlendirmezler?

Müslümanların cevabı ile ilgili başka bir sorun ise anlamlı, etkili ve güzel sözlere sahip sayısız eserin başka dillerden inglizceye çevirilimiş olduğu, ama yinede onların bu özelliklerini muhafaza etmiş olmalarıdır. Kutsal kitaptan alınmış şu bölüme bakın. Pavlus şöyle diyor:

İnsanların ve meleklerin diliyle konuşsam, ama sevgim olmasa, ses çıkaran çıkaran bakırdan ya da zilden farkım kalmaz. Peygamberlikte bulunabilsem, bütün sırları bilsem, her bilgiye sahip olsam,dağları yerinden oynatacak kadar büyük imanım olsa, ama sevgim olmasa, bir hiçim. Varımı yoğumu sadaka olarak dağıtsam, bedenimi yakılmak üzere teslim etsem, ama sevgim olmasa, bunun bana hiçbir yararı olmaz. Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz.  Sevgi haksızlığa sevinmez, gerçek olanla sevinir. Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır. Sevgi asla son bulmaz. Ama peygamberlikler ortadan kalkacak, diller sona erecek, bilgi  ortadan kalkacaktır. Çünkü bilgimiz de peygamberliğimiz de sınırlıdır.  Ne var ki, yetkin olan geldiğinde sınırlı olan ortadan kalkacaktır. Çocukken çocuk gibi konuşur, çocuk gibi anlar, çocuk gibi düşünürdüm. Yetişkin biri olunca çocukça davranışları bıraktım. Şimdi her şeyi aynadaki silik görüntü gibi görüyoruz, ama o zaman yüz yüze görüşeceğiz. Şimdi bilgim sınırlıdır, ama o zaman bilindiğim gibi tam bileceğim. İşte kalıcı olan üç şey vardır: İman, umut, sevgi. Bunların en üstünü de sevgidir. (9)

 

Pavlus’un sözleri Grekçeden daha sonrasında tercüme edilmiş olsada, güzel ve anlamlıdır. Aslında birisi Pavlusun sözleri çok daha anlamlı ve  tercüme edildikten sonra bile etkili olduğundan dolayı,  Pavlusun bu sözlerinin Kur’an’dan alıntı yapılan diğer sözlerden daha üstün olduğu iddia edebilir. Hiçbir Hristiyan İnanç Savunmacısı bunu bir argüman olarak kullanmayacaktır. Bununla birlikte, bu argümanlar edebi tarza dayandığı için doğal olarak zayıftır ( gördüğümüz gibi ).( 10 )

 

Böylece İslamın geçerliliği öncelikle iki hatalı ve yanlış öncül ile kıyasa sıkıca tutunmuştur. İnsanların böyle bir argümanla nasıl ikna edilebildiklerini tasavvur etmek zordur. Yine de İslam dramatik bir şekilde geçtiğimiz 1300 yıl boyunca büyümüştür ve halen dünyadaki sayısal çoğunluk bakımından ikinci en büyük dindir. Farklı bir argümana dayanan Hristiyanlık ise yine sayısal çoğunluk bakımından  en büyük dindir. 

Bir çok durumda İsa ölümden dirileceğini önceden bildirdi: 

‘’Bundan sonra İsa, kendisinin Yeruşalim'e gitmesi, ileri gelenler, başkâhinler ve din bilginlerinin elinden çok acı çekmesi, öldürülmesi ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini öğrencilerine anlatmaya başladı.’’(11)

‘’Celile'de bir araya geldiklerinde İsa onlara, "İnsanoğlu*, insanların eline teslim edilecek ve öldürülecek, ama üçüncü gün dirilecek" dedi. Öğrenciler buna çok kederlendiler.’’(12)

‘’İsa Yeruşalim'e giderken, yolda on iki öğrencisini bir yana çekip onlara özel olarak şunu söyledi: "Şimdi Yeruşalim'e gidiyoruz. İnsanoğlu*, başkâhinlerin ve din bilginlerinin eline teslim edilecek, onlar da O'nu ölüm cezasına çarptıracaklar. O'nunla alay etmeleri, kamçılayıp çarmıha germeleri için O'nu öteki uluslara teslim edecekler. Ne var ki O, üçüncü gün dirilecek’’ (13) 

İsa aynı zaman da düşmanları onu bir belirti göstermesi konusunda meydan okudukları zaman da dirileceğini önceden bildirdi:

‘’Yahudi yetkililer İsa'ya, "Bunları yaptığına göre, bize nasıl bir belirti göstereceksin?" diye sordular. İsa şu yanıtı verdi: "Bu tapınağı yıkın, üç günde onu yeniden kuracağım’’. (14)

İsa’nın dinleyicileri  İsa’nın sözünü ettiği tapınağın kendi bedeni olduğunun farkına daha sonra vardılar.(15)

Buna ek olarak Pavlus İsa’nın dirilişini Hristiyanlığın mesajının kanıtı olarak kullandı. Elçilerin işleri 17’de Pavlus diyor ki, Çünkü Tanrı dünyayı, atadığı Kişi aracılığıyla adaletle yargılayacağı günü saptamıştır. Bu Kişi'yi ölümden diriltmekle bunun güvencesini herkese vermiştir."( 16 )

Bu argümanı mantıksal bir form içinde sunarsak, aşağıdaki şu sonuçlara ulaşırız: 

Öncül 1 : Eğer İsa ölümden dirildiyse, onun mesajı Tanrıdandır.

Öncül 2 : İsa Ölümden dirildi.

Sonuç : Bu yüzden İsa’nın mesajı Tanrıdandır.

 

Halbuki Muhammed dikkat çekici ve olağanüstü bir edebi tarzın ilahi vahyin kanıtı olduğunu savundu. İsa ve Pavlus ise Dirilişin İlahi vahyin kanıtı olduğunu savundular. Hristiyan argümanının ilk öncülünün gerçekliği çok açık bir şekilde görülüyor. Biri İsa’nın insanları dirilttiğine işaret edip, dirilttiği bu insanların Tanrıdan mesaj aldıkları sonucuna ulaşamayacağımız konusunda itiraz edebilir. Ama bu anlamı yada ana fikri kaçırmak olur. Ölümden dirilen diğer insanların aksine, İsa kendisi hakkında bazı sıradışı iddialarda bulundu. Hatta bunların bazıları müslümanlar tarafından da kabul edilir.(17)

 İsa bununla birlikte ölümden dirilişini onun iddialarının bir kanıtı olduğunu söyledi, ve iddiaları gerçekleşti.(18) Bu yüzden sormamız gereken soru: Tanrı bir kafiri ölümden diriltir mi?dir. Sanırım Hristiyanların ve Müslümanların bu konuda ki cevabı hayır olacaktır. Böylece, İsa’nın iddiaları sapkın bir düşünce değilseydi, onlar neydi? Onlar doğru olmalıydı. Birinci öncül, o zaman Tanrı hakkında bildiklerimizin ışığında akla uygun ve anlaşılır olur. Bu bizi ikinci öncüle getirir. ‘’İsa ölümden dirildi.’’ Birinci öncülün aksine bu apaçık değildir. Daha ziyade Bu tarihsel gözlemin bi konusudur. İlginç olan şey, İsa’nın dirilişinin tarihsel kanıtı son derece sağlamdır. İsa’nın ölümü ve dirilişi konusuna gelince elimizde bir miktar tarihsel gerçek vardır. Ve bunlar bir araya geldiğinde İsa’nın fiziksel olarak ölümden dirilişinin tek bir açıklaması olabilir. Dr. Gary Habermas tarafından derlenmiş aşağıdaki listeye bir bakalım.

 

 (1)İsa çarmıhın şiddeti nedeniyle öldü (2) ve sonrasında gömüldü. (3)Onun ölümü öğrencilerinin umutlarını kyabetmesine ve umutsuzluğu deneyimlemelerine neden oldu.(4) Böyle düşünmeyen uzmanların olmasına rağmen,  çoğu uzman İsa’nın gömüldüğü mezarın sadece bir kaç gün sonra boş bulunduğuna inanıyor görünüyor.

Titiz ve Eleştirmen uzmanlar bile (5) İsa’nın öğrencilerin dirilmiş İsa’nın tam görünümü gördüklerine inandıkları deneyimler yaşadıklarını kabul ederler.(6) Bu deneyimler öğrencileri İsayla özdeşleştirilmeye korkutulmuş kaygılı izleyicilerden, onları İsa’nın ölümünü ve dirilişini cesaretle ilan eden ve bu inanç için ölmeyi göze alabilecek kişilere dönüştürdü.(7) Bu diriliş mesajı ilk kilise vaazlarının merkezi olmuş ve Özellikle İsa’nın kısa zaman önce öldüğü yer olan Yeruşalimde ilan ediliyordu.(8)

Bunlara göre (9)Hristiyan Kilisesi inşa edildi ve büyüdü,(10) Pazar günü temel tapınma günü olarak belirlendi.(11) İsa’nın şüpheci kardeşi olan Yakup’ta dirilmiş İsa’yı gördüğünde iman etti. (12) Kiliseye işkence eden en ünlü kişi olan Tarsuslu Saul da aynı şekilde bir kaç yıl sonra diri İsa’nın kendisine görünmüş olduğuna inandıktan sonra İsa’ya iman etti. (19)

Yukarıdaki gerçeklerin hemen hemen hepsi nerdeyse tüm uzmanlar tarafından teolojik geçmiş dikkate alınmadan kabul edilmişlerdir.  Dikkat edin, Müslüman konumu tarihsel gerçeklerle uzlaştırılamazken, Hristiyanlık bu gerçeklerle mükemmel bir şekilde uyumluluk gösterir. Biz bu konuyu en ince ayrıntısına kadar araştırabilir(dik), ama böyle yapmak bizi bu yazının amacından uzaklaştıracaktır. Ulaşılmak istenen nokta, İslam’ın en iyi argümanı iki hatalı ve yanlış öncüle dayanırken, Hristiyanlığın en büyük iddiası çok açık bir önerme ve Tarihsel olarak araştırılabilen başka bir öncüle dayanır. Bu, kanıtların titiz bir şekilde araştırılması ile Hristiyanlığın doğru olup olmadığını bilebileceğimiz anlamına gelir. Ama İslam’ın buna benzer bir argümanı hiç yoktur. Bu yüzden kanıtlarla desteklenmiş inanç sistemleriyle ilgilenen herhangi birisinin Hristiyanlığı’da hesaba katması gerekecektir. Kendini duyurmada tarihsel olaylar üzerine kurulmuş olan Hristiyan inancı kendisinin böyle bir araştırmaya tabi tutulabilmesi için fırsat sunar. Dahası Mantıklı ve akla yatkın bir inanç arayan kişiler İslam’ın dışında da başka yerleye bakmaları gerekecektir. Beğen ya da beğenme, İslam  içinde kuvvetli argümanlara sahip değildir ve bu yüzden Hristiyanlık ile olan hesaplaşmasında herzaman kaydecektir.

Delillere gelince, İsa’nın dirilişi inanç savunmacılarının Everest Dağıdır. Müslümanlar sıklıkla delilleri görmezden gelirler, ama onlar sadece İslama çok yakın olduklarından Hristiyanlık kıyaslamada küçük görünür. Müslümanlar Hilal’de yaşıyorlar, ve o onlara göz kamaştırıcı parlaklığı tüm evreni dolduran Tanrı’nın Oğlu’ndan çok daha büyük gözüküyor. Yine de bu göz aldanması gerçekleri değiştirmeyen İslamik bakış açısı tarafından kaynaklanıyor. Nasıralı İsa bizim günahlarımız için çarmıhta öldü ve ölümden dirildi, buda onun mesajının gerçek ve doğru olduğunu kanıtlıyor. Hristiyanlığın delilleri kararlı bir şekilde devam ederken, çoğu müslüman gerçeklerden olabildiğince kaçaıyor. Yolcu koltuklarındaki Kur’an ile, dikiz aynasındaki İsa’ya bakarlar ve ‘’ O o kadar da büyük değilmiş’’ diye düşünürler. Ancak dikkatli olmaları gerekir. AYNADA Kİ NESNELER GÖRÜNDÜKLERİNDEN DAHA YAKINDA OLABİLİRLER.

 

*Bu makale http://www.answering-islam.org/Authors/Wood/best_argument.htm sayfasındaki İslam’s Rule of Thumb yazısının türkçe çevirisidir.


1 Kur’an 2:23.( Tüm Kur’an ayetleri Diayent İşlerinin Türkçe Kur’an Mealinden alınmıştır)

2 Kur’an 10:36-37.

3 Kur’an 17:88.

4 Modus ponens aşağıdaki gibidir :

  1. Eğer bir şey  A ise , o zaman B.
  2. A.
  3. Bu yüzden sonuç, B.

Örneğin:

  1. Eğer birşey kedi ise, o zaman o bir hayvandır.
  2. O bir kedidir.
  3. Bu yüzden , o bir hayvandır.

5 Kur’an, Sure 108.

6 Kur’an, Sure 109.

7 Kur’an, Sure 110.

8 Kur’an, Sure 111.

9 1 Korintliler 13:1-13.

10  Kur’an’ın Mucizevi Doğası hakkında daha fazla bilgi için “Is the Qur’an Miraculous?

11 Matta 16:21. Tüm Kutsal Kitap Ayetleri e-Sword Türkçe Kutsal Kitaptan alınmıştır  .

12 Matta 17:22-23.

13 Matthew 20:17-19.

14 Yuhanna 2:18-19.

15 Yuhanna 2:21-22.

16 Elçilerin İşleri 17:31.

17 Müslümanlar İsa’nın bakireden doğduğunu, Günasız bi şekilde yaşadığını, Birçok mucizeler yaptığını ve İsa’nın Mesih olduğunu kabul ederler.

18 Ek olarak,  İsa başka insanları  ölümden dirilttiğinde , bunlar gerçek bir ‘‘diriliş’’ değillerdi. DirilişTanrının  ir bir kişiyi sonsuzluk için dirilttiği kalıcı  bir olaydır. Bunun aksine İsa’nın dirilttiği kişiler normal hayatlarına geri döndüler ve daha sonrasında tekrar öldüler.

19 Habermas, Gary, and Miethe, Terry, Why Believe? God Exists! (Joplin: College Press, 1998), p. 262-263